top of page

Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin: Gıda Güvenliği ve Kaynak Kullanımı

21 Ekim 2024

Sürdürülebilir bir gelecek hedeflerken, çoğu zaman en temel koşulu, yani insanı ve onun en temel ihtiyacı olan beslenmeyi göz ardı ediyoruz. Yeterli gıda ve beslenmeden yoksun bir bireyin yaşamını sürdürmesi, bir gelecek inşa etmesi ve bu geleceği sürdürülebilir kılması mümkün mü? Maalesef hayır. Sürdürülebilir bir geleceğin ilk ve en önemli adımı, sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulmasıdır. Bizler gençler olarak ancak bu şekilde yaşamlarımızın devamlılığını ve gezegenimizin geleceğini güvence altına alabiliriz.


Fakat gıda güvenliği konusundaki bu hayati durumunun tam tersine, dünya genelinde açlık ve gıda israfı paradoksu gibi bir çelişki mevcut. Günümüzde, Birleşmiş Milletler Raporu’na göre yaklaşık 735 milyon insan açlık sorunuyla karşı karşıya iken, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre ise dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri çöp olmaktadır. Bu iki olgu, modern dünyanın çarpıcı tezatlığını hepimize yeteri kadar göstermektedir aslında. Ve bu şartlar altında günden güne artan dünya nüfusu da gıda üretimini sürdürülebilir hale getirme gerekliliğini daha kilit bir konu haline getirmektedir.


Özellikle gelişmiş ülkelerin, tüketim alışkanlıkları, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve gereksiz alışveriş çılgınlığı gibi sorunlar incelendiğinde bu israfın büyük bir bölümünün sebebi açığa çıkmaktadır.

Bu argümanları göz önüne aldığımız zaman gıda israfı, sadece bir aşırı tüketim sorunu olmanın da ötesinde  ahlaki, ekonomik ve çevresel boyutları da olan bir mesele halini almaktadır. İsraf edilen gıdaların üretiminden nihai bertarafına kadar geçen süreçte, büyük miktarda doğal kaynak kullanılmakta; su ve enerji tüketimi ciddi oranlarda artmakta ve bu süreçler boyunca atmosfere salınan karbon miktarı kayda değer şekilde yükselmektedir. Tüm bu etkenler, yalnızca ekonomik kayıplara yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda her faaliyetle birlikte sera gazı salınımını arttırarak iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkileri de tetiklemektedir. Doğal kaynaklarımızın böylesine hoyratça kullanımı, gelecek nesillere bırakmamız gereken çevresel mirası ciddi biçimde zedelemekte, ekosistemlerin dengesi bozulmakta ve bu durum, küresel ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerimize erişimimizi de zorlaştırmaktadır.


Tüm bu parametreler düşünüldüğünde gıda sistemleri, iklim değişikliğinin hem sebebi hem de çözümü niteliğindedir. COP28'de de gıda konularında birçok önemli başlık bu sebeplerle ele alınmıştır. Sürdürülebilir tarım, çevre dostu uygulamalarla su kaynaklarının korunmasını hedeflerken, gıda güvenliği, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla ülkelerin gündemlerini oluşturmuştur. Gıda israfının azaltılması için tedarik zincirlerinin verimliliğini artırmak ise diğer önemli adımdır. Bu bağlamda, daha etkin lojistik yönetimi ve depolama teknolojileri kullanarak ürünlerin daha az bozulmasını sağlamak mümkün hale gelirken tarladan sofraya kadar olan süreçlerdeki kayıplar minimuma indirgenebilir. Bu başlıklara ek olarak vurgulanan bir diğer konu olan toprak sağlığı; toprak biyolojik çeşitliliğinin korunması ve karbon tutma kapasitesinin artırılması, sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturması hedefleriyle COP28’in başlıca çıktıları arasında yer almıştır. Biz gençler bireysel olarak COP sürecindeki çıktılara, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarının teşvikiyle hayvansal ürünlerin çevresel etkilerini azaltılması, üretim fazlası ürünlerin etkin bir şekilde yönetilmesi ve tüketici bilincinin artırılması gibi konularda çalışmalar yaparak etki alanlarını arttırabiliriz.


Bu küresel ve bireysel hedeflerin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) çerçevesinde, özellikle "Açlığa Son" ve "Sorumlu Üretim ve Tüketim" gibi hedeflerin yaygınlaşması da gıda sistemlerinin dönüşümünün daha adil ve verimli bir hale getirilmesi sürecinde bizlere destek olur.


İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında daha dayanıklı gıda sistemleri kurmayı hedefleyen biz gençler ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliği yapmak ve eyleme geçmek için COP29’u sabırsızlıkla bekliyoruz!

 

Kardelen İşlek

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İklim Elçisi

bottom of page